İktidarından muhalefetine kısa bir durum değerlendirmesi.
Yapacağımız çok basit olsa da kimse kolay olacağını söylemedi. Rehavetle hayal kırıklığı yaşadık ama hüsran, kesinlikle değil.
Dalgaya aldık ama Sarıgül affetsin, doğrusu onunkiymiş. Bilemedik fakat öğrendik.
Ustalara Saygı Kuşağı Oy Kullanmadan Önce listesinin çağırdığı şarkılar.
İçindeyken pek anlaşılmıyor fakat bir şeyler değişiyor. Yaşam deneyimi dediğimiz şeyi de yaşamayan bilemiyor.
Bir kapıdan girip tekrar dışarı çıkan, aynı kişi değil. Bunu uzaklardan bakarak anlayamazsınız.
Güvenli bir mesafedeki gözlemci, kafasındaki şablonla karşısındaki manzarayı doğru bir şekilde yorumlayamaz.
Grubun tüm dönemlerini kapsayan, sevdiğim parçalarından oluşan, sıkıştırılmış, çerezlik bir çalma listesi.
Gece, karanlık.
Kentin sokaklarından el, ayak çekilmiş.
Pencereleri örtük, kapıları kilitli evlerin, ışıkları sönmüş.
Ayrı ayrı veya bir arada, insanlar kabuğuna çekilmiş, herkes kendi yalnızlığına gömülmüş.
Kara, ıslak bir köpeğin iniltileri yankılanıyor ve büyüyor uzaklardan. Rüzgârın uğultusu ve başka çıt yok dışarıda.
Sahneye çıkalı beri; bütün ağırlık merkezini değiştiren, günbegün büyüyüp güçlenen ve kendi koyduğu kurallara dahi riayet etmeyen, kontrolsüz ve tehlikeli bir Leviathan.
Üstelik yarattığı kaçınılmaz sonu; en ağır ve acı biçimlerde, yadsınamaz ve yakıcı gerçeklerle idrak ediyoruz.
Zaten yabancıya gitmeyen, devede kulak; kendi oylarını alabilmek için dahi imtiyazlar verecek derecede marjinalleşiyor.
Kısıtlı en temel hak ve hürriyetlerimiz, en kötüsü de kadınlar üzerinden pazarlık bahsi ediliyor.
Solculuk yapanlar aşinadır; uzun, yorucu ve bitmek tükenmek bilmez, ardı arkası kesilmeyen, sonsuz, sıkıcı toplantılara.
Hatta çoğu zaman; alınan kararları uygulamak için, harekete geçmeye hali bile kalmaz insanların.
Belirli ilkeler ve bir program doğrultusunda, ‘ne’ ve ‘nasıl yapmalı’ konusunda; derinlemesine analizler ve tartışmaların sonucunda uzlaşmaya varılır.
Kim olsa aynısını yapacağından; isimler önemsizdir, tartışılmaz. Zira herkes, üzerine düşen tarihsel sorumluluğun bilincindedir. Eleştirilebilir ve denetlenebilirler.
Kılıçdaroğlu, Türkiye Sağı’na; hiç alışık olmadıkları bir pratik yaptırdı.
Yaşanan felaketin sorumluluğunu üstlenmediği gibi sonrasında görevini yapmaktan aciz, yetmezmiş gibi ‘krizi fırsata çeviren’ yarattığı ‘felaket ekonomisi’ marifetiyle halkın elinde avucundakiyle ‘kâr getiren alışverişler’ yapan insanlıkla bağlarını yitirmiş bir sistem.
Büyük felaketin yarattığı tarifsiz elem ve tahribat, şok dalgalarıyla en ücra köşelere değin sirayet etti.